Hayatı Kontrol Edebileceğine İnanma Yanılgısı Üzerine

Hayat her zaman bizim kontrolümüzde gerçekleşen bir nesne değil ve bazen bizim ona uymamız, onun akışına katılmamız gerekiyor. İnsanları ve hayatı her zaman istediğimiz gibi kontrol edemeyiz. Her istediğimizi elde edemeyiz. İstediğimiz her şeye sahip olamayız. Her insanı istediğimiz gibi insanlar haline getiremeyiz. Çocuğumuzu istediğimiz gibi bir insan yapamayız. İş dünyamızdaki her işi ve her insanı beklediğimiz, istediğimiz gibi bir hale getiremeyiz. Bunları yapmaya çalışmak sadece bizi yorar. Bize bir faydası, bir artısı olmaz. Değiştirebileceğimiz tek insan kendimiziz. Kontrol edebileceğimiz tek ilişki, ilişkilerimizin,  bize ait kısmı. Sorumluluğunu alabileceğimiz tek hayat kendimizinki. İlişkileri yönetmekle, insanları yönetmek arasında çok önemli bir fark vardır. İnsanların, iyiliğini bile istesek, bizim beklediğimiz gibi davranmalarını beklemek, bizim için hayal kırıklığı ve boşa yorgunluk demektir. Emek verdiğiniz çocuğunuzun sizin beklediğiniz, istediğiniz gibi davranmasını ve düşünmesini beklemek, sizi üzer, çocuğunuzu yorar.

Hayat bazen akışa teslim olabilmek, anı yaşayabilmek ve tadına varabilmek ile güzel yaşanabilir. Hayata ve insanlara güvenebilmek, her işin istediğimiz gibi olmasında ısrarcı olmamak, akışa teslim olabilmek, bir nevi teslimiyet, stresimizi azaltacak bir davranıştır. Mükemmeliyetçilik dediğimiz kişilik özelliği, her şeyin istediğimiz gibi gelişmesi için ısrarcı ve baskıcı bir beklenti durumunu tarif eder. Mükemmeliyetçilik, kendi üzerimizde ve çevremizdeki insanlar üzerinde özellikle hata yapmamak konusunda baskı yaratır ve bu durum stresimizi arttırmaktan başka bir işe yaramaz. Bizi yoran, yıpratan eylemler ve haller içinde olmayı biz seçeriz ve bu durumu devam ettirip, ettirmemek bizim elimizde olan bir durumdur. Stres ve zihin gerginliği zamanla bedensel ve ruhsal çeşitli hastalıklara neden olurlar. Nezle, grip gibi hastalıkların en önemli sebeplerinden biri de stres ve gerilimdir. Her istediğimizin olmasını diretmeden, daha gevşek bir halde olmaya, direnmeye ara vermeye bazen çok ihtiyaç duyarız. Sağlık bakımından zorunlu olarak bu seçimi yapmak yerine, daha önce ve kolay yoldan böyle bir hale geçmek bizim için daha faydalı olacaktır. Bir şeylerin olmasına zorlamak, bazen olayların doğal gelişimine müdahale etmek anlamına gelir. Bu durum olayın gelişimini yavaşlatabildiği gibi, zaman zaman da olayın gelişimini durdurabilir. Aşırı ısrarcı beklenti, olayla ilgili olumsuz düşüncelerin, korku ve kaygıların meydana gelme olasılığına odaklanmayı da birlikte getirir. Korkulu ve kaygılı bir yaklaşım, mutsuzluk ve gerilim demektir. Hayat, sürekli diken üstünde yaşamak için fazla kısadır, önleminizi şimdiden alın.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir